İslam düşmanı saldırılarda artış endişe veriyor

İslam düşmanı
saldırılarda artış
endişe veriyor

• Almanya’daki İslam düşmanı saldırılarda dikkat çekici şekilde
artış tespit edildi
• Olayların çoğunda failler aşırı sağcı ancak tutuklanan hiç yok
• Sol Parti Milletvekili Ulla Jelpke asıl rakamların daha yüksek
olduğundan endişe ediyor
„Huffington Post” Gazetesi’nin aktüel bir haberine göre
Almanya’da Müslümanlara ve Müslüman kuruluşlara yönelik
saldırılar sanıldığından daha yüksek çıkmıştır. Polis ve iç istihbarattan
sorumlu Anayasayı Koruma Teşkilatı 2017 yılının 2.
çeyreği için 274 İslam düşmanı saldırı kaydetmiştir. Önceleri
aynı çeyrek için bu rakam 201 olarak bildirilmiştir. Yani 73
saldırı bir sebepten dolayı istatistiklere geçmemiş veya geçememiştir.
Bunun sebeplerinin araştırılması gerekmektedir.
İslam düşmanı saldırılarda yetkililerin gereken titizliği gösterip
göstermediklerine, şayet göstermiyorlar ise bunun nedenleri
daha yakından ele alınması ve gerekli önleyici mekanizmalar
kurulması düşünülebilir. Konu belirli dinler, etnik azınlıklar
veya bazı başka sosyolojik gruplar olduğunda duyarlılığın
azalmaması elzemdir. Bazı suçlarda ve suçlularda sergilenen
bir olası çifte standart insanlarda ki güveni olumsuz etkileyebilir.
Güven ise toplumsal huzur bağlamında önemli bir
etkendir. Güvenlik birimlerine duyulan güvensizlik hiç kimseye
fayda sağlamamaktadır. İnsanlar güvenlik birimlerine
gönül rahatlığı ile güvenebilmelidir.
2017’nin ilk dokuz ayında neredeyse 700 İslam düşmanı
eylem
Sol Parti iç politika uzmanı Ulla Jelpke’nin Almanya Federal
Hükümetine yönelttiği „küçük soru önergesine” aldığı cevapta
ilginç rakamlar mevcuttur. Buna göre 2017 yılının ilk üç çeyreğinde
(01.01.2017-30.09.2017) 691 İslam düşmanı suç kayıtlara
geçmiştir. 2017’nin 3. çeyreğinde yaşanan 217 saldırı ve suç
da 1. çeyrekte meydana gelen 200 saldırıdan yüksek olduğu
açıklanmıştır. Yetkililer saldırıların eskiye kıyasla daha az şiddet içerdiğini söylemektedir. Raporlarda 2017 yılının 3. çeyreğinde
9, 2. çeyreğinde ise 16 Müslüman’ın yaralandığı bildirilmektedir.
2016 senesinde ki rakamlar maalesef tatmin edici değildir.
31.12.2016’ya kadar İslam düşmanı olaylar ve Müslümanlara
karşı işlenen suçlar sadece „nefret suçları” adı altında ele alınıyordu.
Bu rakamlar 2017 ile kıyasla tabi ki tamamıyla oransızdır.
Resmi makamların bu verileri ancak 2017 başından itibaren
„İslam düşmanı Suçlar” olarak değerlendirdiğinden dolayı
2016 için kıyaslanabilecek rakamlar olmadığı anlaşılmaktadır.
Faillerin neredeyse tamamı aşırı sağcı – ne hikmetse
kimse tutuklan(a)mıyor
„Huffington Post” Gazetesinin haberine göre faillerin neredeyse
bütün olaylarda aşırı sağcılardan oluştuğu ancak hiç
birisinin tutuklanmadığı söylenmektedir. 2016 ve 2017 için
cevaplandırılan soru önergeleri araştırıldığında sadece bir
kişinin tutuklandığı anlaşılmaktadır. Federal Hükümet bu kişinin
2017 senesinin 2. çeyreğinde yargılandığını bildirmektedir.
Ancak diğer çeyreklerde hiçbir failin tutuklan(a)maması
veya hükümetin söylediği gibi bununla ilgili kendilerinde bir
bilginin bulunmaması kafalardaki soru işaretlerinin büyümesine
neden olabilmektedir.
Suç çeşitleri
İşlenen suçlar arasında internet üzerinden Müslümanlara
ve Müslüman mültecilere yönelik nefret („nefret yorumları”),
tehdit mektupları, başörtülü bayanlara yönelik saldırılar,
Müslüman erkeklere (baylara) sokak ortasında saldırılar, mala
zarar verme ve binalara çizilen aşırı ırkçı duvar yazıları gibi
eylemler bulunmaktadır. Sol Parti iç siyaset uzmanı Ulla Jelpke
2. çeyrek (2017) için sayılarda yapılan yukarıya yönelik düzeltmenin
yüksekliğinden dolayı şaşkınlığını saklayamamaktadır.
Jelpke „Görünen o ki, resmi güvenlik makamları yılbaşından
itibaren İslam düşmanı suçların özel olarak kaydedilmesine
daha alışmaları gerekiyor”, diye konuşmaktadır.

„Buzdağının görünen yüzü”
Jelpke tehlikenin geçtiğine yönelik herhangi bir sebebin
bulunmadığını söylemekte ve „Biz burada sadece buzdağının
görünen yüzü ile muhatabız”, demektedir.
Cami saldırıları – Sorunlu istatistikler
Federal Hükümetin Sol Parti’nin küçük soru önergesine verdiği
cevapta camilere yönelik saldırıların 2017’nin 3. çeyreğinde
16 (2. Çeyrekte 13 saldırı) olarak belirlendiği görülmektedir.
2017 yılının ilk çeyreğinde resmi makamların kayıtlarına geçen
19 cami saldırısı gerçekleşmiştir. Bu demektir ki, 1.1.2017 ile
30.09.2017 arasında Almanya’da en az 48 camiye yönelik
eylem düzenlenmiştir. 2016 senesi için istatistiklere 84 cami
saldırısı yansımıştır. 2016’nın ilk çeyreğinde 9, 2. çeyreğinde
18, 3. çeyreğinde 30, son çeyreğinde ise 27 eylemin istatistiklere
yansıdığı gözlemlenmektedir. Bu arada istatistiklerin çok
karışık ve her çeyrek için ayrı bir raporun bulunduğunu belirtmekte
fayda var. Zira raporların puzzle gibi birbirine bağlanması
gerekmektedir. Örneğin her çeyrekte geçmiş çeyreğe
yansımayan rakamlar ve saldırılar verilmekte bu rakamların
da geçmiş çeyrekte yaşanan olaylara eklenmesi gerekmektedir.
Ayrıca ne yazık ki senelik bir rakam da verilmemektedir.
Sene sonunda suç rakamları okuyucu tarafından toplanması
gerekmektedir. Bu şekilde saldırı rakamlarının sanıldığından
yüksek olduğu gerçeği ortaya çıkacaktır. Çeyreklere göre verilen
rakamlar doğal olarak düşük seviyelerde seyredebilir ve
seyretmektedir.
Failler aranıyor, soruşturma sürüyor – Nereye kadar?
Kamuoyuna yansıyan cami saldırılarından birisi en son Ekim
sonlarında bir ibadethaneye yapılan çirkin girişim olmuştur.
Almanya’nın Westerwald Bölgesi’nde bulunan Hachenburg’da
ki cami inşaatına kimliği belirsiz kişiler tarafından domuz kellesi
bırakılmıştır. Basına açıklamalarda bulunan bir polis sözcüsü
yeni bulguların bulunmadığını ve soruşturmanın devam ettiğini
söylemiştir. Yukarıda da belirtildiği gibi, soruşturmalardan
nedense tatmin edici sonuçların çıkmadığı gözlemlenmektedir,
faillerin yakalanması güvenlik güçlerini oldukça zorlamaktadır.
Bu resmi istatistiklere de yansımaktadır. Cemaat
mensuplarından bazıları ister istemez şu soruyu yöneltmeden
edememektedir: „Neden saldırılar camilere düzenlendiğinde
hiçbir suçlu bulunamıyor? Bu kişiler o kadar profesyoneller mi
de, hiçbir iz bırakmadan olay yerinden gizemli şekilde kayboluyorlar.
Yoksa yer yarılıp da, yerin dibine mi giriyorlar?” Bir
başka Almanyalı Türk genci aşırı sağ Nasyonel Sosyalist Yeraltı
(NSU) Terör Örgütü olaylarında yaşanan bazı çevrelerin tutumu
ile cami saldırıları arasında benzer tutumu tespit ettiğini
söylüyor: „NSU olaylarında da skandal patlak verene kadar

yıllarca gerçek faillerin izine rastlanmamıştı, daha doğrusu
üzeri örtülmüştü. Hatta kurbanların kendileri, çevreleri ve
aileleri suçlanmıştı. Olay ne zaman açığa çıktı, tanık ve şahitler
teker teker ölmeye başladı. Bu cami saldırıları ve diğer Türk
STK’larına düzenlenen saldırılardan da burnuma pis kokular
geliyor”, diye konuşmaktadır.
Leukel: „Sınırlar açıkça aşılıyor”
„Allgemeine Zeitung” Gazetesi Ekim sonlarında yaptığı haberinde
Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB) Hachenburg
cemaatinin devam eden cami inşaatına geldiklerinde kesilmiş
bir domuz kellesine rastladıklarını duyurmuştu. Gazete, DİTİB
cemaatinin yönetim kurulu üyelerinden Kenan Levent ile
görüşmüştü. Levent ise Alman halkını görüşmeler ve diyalog
ile cami inşaatı için kazanmanın çok güç olduğunu söyleyerek,
Renanya Palatina Eyaletinde cami kapılarının domuz kanı
ile de kirletildiği başka vakalardan haberdar olduğunu söylemişti.
Gazetenin haberine göre Türk-İslam Cemaati belediye
ile yapılan yuvarlak masa görüşmelerini provokasyonlardan
dolayı ve görüşmelerin „aynı göz hizasında yürütülmediğinden“
dolayı durdurma kararı aldığını yazmıştı. Diğer yandan
33 yaşında ki Hachenburg Belediye Başkanı Stefan Leukel
(CDU) domuz kellesi eylemi ile bazı „sınırların açıkça aşıldığını”
söyleyerek, belediyenin bu sebeple „yeni ortak ve dengeli
görüşme ortamı bulunmasına” gayret ettiğine dikkat çekmişti.
Mültecilere ve mülteci yurtlarına yönelik saldırılar
Müslümanlara yönelik saldırılardan hariç 2017 yılında mültecilere
ve mülteci yurtlarına yapılan saldırılarda da endişe edici
rakamlar mevcuttur. 2017’nin ilk üç çeyreğinde mültecilere
karşı toplam 858 saldırı gerçekleştirilmiştir. Bu saldırıları işleyen
faillerin rakamları ise 1091 olarak istatistiklere yansımaktadır.
İslam düşmanı saldırılar ile mültecilere yönelik saldırılar
arasında da bir nevi bağ bulunmaktadır. Çünkü son birkaç yıl
içinde Almanya’ya göç eden mültecilerin çoğu Müslüman’dır.
Ve birçok saldırı onların bu kimliği yüzünden gerçekleşebilmektedir.
Geldiğimiz durum çok vahim bir tabloyu göz önüne
getirmektedir.
YASIN BAŞ

Ayasofya Nr. 59