Yalanc? Peygambere Mektup

Yalanc? Peygambere Mektup
?slamiyeti bütün dünyaya yaymakla görevli olan Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav.), di?er devletlerle olan münasebetlerinde diplomasi kaidelerine de fevkalâde önem veriyordu.

 

Hicretin 7. senesinde, ba?ta Do?u Roma (Bizans) ?mparatoru Kayzer olmak üzere, dünyan?n büyük devlet adamlar?na ve kom?ular?na kendilerini ?slâm’a davet eden mektuplar göndermi?ti. Bu mektuplarda, diplomasiye tam riayet edildi?ini ve mektuplar?n, Kur’an’dan muhatab?n durumuna göre al?nan âyetlerle bezendi?ini görüyoruz.

 

Hz. Peygamberin bu te?ebbüsleri istenen neticeyi vermi? ve Kur’an’?n Nasr Süresi’ndeki müjdesi, ortaya ç?kmaya ba?lam??t?. “Allah’?n yard?m? eri?erek zafer geldi?i ve sen de insanlar?n kafile kafile Allah’?n dinine girdi?ini gördü?ün zaman, tesbih et. Rabbine hamdeyle ve ma?firetini dile. Çünkü Allah, tevbeleri kabul edicidir.” (Nasr,1-2-3.) Bu süre, Kur’an-? Kerim’in en son nazil olan süresidir. ?nsanlar bölük bölük, ?slâmiyeti kabul ediyorlard?. Özellikle Arabistan’da ya?ayan Arap kabileleri, heyetler göndererek Müslüman olduklar?n? ilân ediyorlard?. Bunlardan birisi, bugünkü Umman topraklar?nda oturan Benî Hanife kabilesini temsil eden bir heyetti. Hicretin 10. y?l?nda Medine’ye gelmi?ler ve Müslüman olduklar?n? aç?klam??lard?.

 

Heyetin ileri gelenleri aras?nda, Müseylime ad?nda birisi de vard?. Bu ?ah?s edebî yönü kuvvetli olan ve ayn? zamanda kendini be?enmi? birisiydi. Benî Hanife heyeti geri döndü. Bir süre sonra, Müseylime ad?ndaki ?ah?s, edebî gücüne güvenerek, Hz. Peygamber (sav) gibi Allah’dan kendisine de vahiyler geldi?ini; kavminin Muhammed’e de?il, kendine tâbi olmalar?n? söyledi. Bu iddias?, baz? münaf?klar?n da yard?m?yla kavmi içinde kuvvet buldu ve Benî Hanife’nin ço?unlu?unu dinlerinden döndürdü. Müseylime daha da ileri giderek, Hicretin 10. y?l?nda Hz. Resulullah’a ?u meâlde bir mektup yazd?: “Allah’?n Resulü Müseylime’den yine Allah’?n Resulü Muhammed’e; Sana selâm olsun. Ben seninle beraber peygamberlik görevine orta??m. Yeryüzünün yar?s? bize, yar?s? da Kurey? kabilesine aittir. Ancak Kurey? haddini a?an bir kavimdir.”

 

Hz. Peygamber mektubu okumu? ve gelen elçilere, “Siz ne diyorsunuz?” diye sormu?tur. Onlar da ayn? cevab? verince: “E?er elçiler öldürülmez kaidesi olmasayd?, sizin boynunuzu vururdum…” demi?tir. Daha sonra da, Müseylime’ye bir mektup yazm??t?r. Bu mektubun metni baz? tarihlerde yer almakta, fakat orijinali elde bulunmamaktayd?. Bu tarihî vesika Topkap? Saray? Müzesi’nin Mukaddes Emanetler Dairesi’nde ortaya ç?kt?. Hicretin 10. y?l?n?n sonuna do?ru Hz. Peygamber taraf?ndan Übeyy b. Kaab’a yazd?r?l?p Müseylime’ye gönderilen bu mektubun Türkçesi ise ?öyledir (son cümle tam olarak okunamam??t?r.): “Rahman ve Rahim olan Allah’?n ad?yla; Allah’?n Resulü Muhammed’den yalanc? peygamber Müseylimet-ül Kezzab’a; Selâm hidayete tâbi kimseler üzerine olsun. Bundan sonra, bilesin ki; Yeryüzü Allah’?nd?r. O’nu kullar?ndan diledi?ine ihsan eder. Hüsn-ü ak?bet ise muttakilerindir. (Allah’tan korkan mü’min kullara aittir). Sen ve beraberindekiler e?er tevbe ederseniz, Allah da seni ve seninle beraber tevbe edenleri affeder.’ Allah Resul Muhammed. Müseylime, Hz. Ebubekir zaman?nda öldürülmü? ve Allah sadece Arabistan’? de?il, yeryüzünün yar?s?n? Hz. Muhammed’e inananlara ihsan etmi?tir.

 

 

Prof. Dr. Ahmet Akgündüz

akgunduz@iur.nl

Publiziert in der Ayasofya 38, 2012