Toplumsal kurumlara güven kaybı Almanya için bir tehdit mi?

Toplumsal kurumlara güven kaybı Almanya için bir tehdit mi?

On yıla yakın bir zamandır Forsa Kamuoyu Araştırma Şirketi’nin RTL/n-tv Medya Grubu için yaptığı Alman kurumlarına olan güven endeksi yine çarpıcı sonuçlar ortaya koyuyor. 19 Aralık 2018 ile 02.01.2019 tarihleri arasında yapılan kamuoyu araştırması için 2515 kişinin görüşüne başvuruldu.

Buna göre Alman halkının gözünde Almanya’daki toplumsal kurumların neredeyse tamamı güven kaybı yaşıyor. Ocak ayının ikinci haftasında Köln’de tanıtılan „RTL/n-tv-Eğilim-Barometresi“ne göre ülke genelinde en güvenilir kurum ve meslek dalları arasında polis teşkilatı, üniversiteler ve doktorlar yer alıyor.

En güvenlilir kurum polis teşkilatı

Alman halkının yüzde 78’i polise ve yüzde 77’si ise ülkede bulunan üniversiteler ve hekimlere güven duyuyor. NSU skandalları, zaman zaman yabancı ve göçmen ailelere karşı sergilenen kısmi sert müdahaleler ve en son Hessen Eyalet Polis Teşkilatında Türk ve Müslüman kökenli insanların bazı kişisel bilgilerinin neo-nazi örgütlere sızdırılması sonrası polis teşkilatının hala en güvenilir kurum olması dikkat çekiyor. Ancak güven sıralaması listesinde bulunan 26 kurum ve meslek grubu içinde hala birinci sırada bulunan polis teşkilatının, geçen yıla göre yüzde 5’lik bir güven kaybı yaşadığı görülüyor. Irkçı Alman terör örgütü NSU davası müdahil avukatlarından Mehmet Gürcan Daimagüler sosyal paylaşım hesabı twitter üzerinden polis teşkilatına eleştirilerde bulundu. Kurumsal ırkçılığın artış kaydettiğine değinen Daimagüler polis memurlarının işe alınmadan önce kapsamlı güvenlik testinden geçmesi gerektiğini ifade etti. Daimagüler bunun yanında twitter hesabında „polise olan güven” ile ilgili özel bir anket başlattı.

En fazla güven kaybeden dini kurumlar

RTL/n-tv Televizyon Şirketinin hazırladığı barometrede geçen yıla göre en fazla güven kaybeden kişi ve kurumların dini kurumlar olduğu görülüyor. Buna göre yüzde 20’lik bir oran ile en fazla güven kaybededen kişinin/kurumun Papa‘lık Makamı olduğu göze çarpıyor. Aynı şekilde geçen yıla göre Katolik Kilsesi de yüzde 9 ve Protestan Kilisesi ise yüzde 10’luk bir güven kaybı yaşamış bulunuyor. Kiliseye olan güven kaybının nedenlerinden bazıları özellikle çocuklara ve gençlere yönelik cinsel taciz skandalları, toplumda yaygınlaşan değişik değerler ve aile yapılarına mesafeli eleştiriler ile yolsuzluk gibi konuların etki ettiği sanılıyor. Sıralamaya göre Almanlar arasında Protestan Kilisesi’ne güvenenlerin oranı yüzde 38. Protestan Kilisesi bu oran ile barometrenin 13. sırasında yer alıyor. Papa’lık Makamı ile Almanya Yahudiler Merkez Konseyi yüzde 34’lük bir güven oranı ile 15. ve 16. basamakta yer alıyor. Katolik Kilisesine güvenen Almanların oranı ise yüzde 18 civarında bulunuyor. Bu oran 20. sıraya tekabül ediyor.

Güven kaybı ülkedeki bütün kurumları kapsıyor

RTL-n-tv-Eğilim-Barometresine göre güven kaybeden diğer kurumlar arasında Federal Alman Ordusu‘nun (eksi yüzde 13), okullar‘ın (eksi yüzde 10) ve çalışanlar arasında kendi işverenleri‘nin (eksi yüzde 9) yer aldığı görülüyor. Ancak Alman halkı şirket patronlarına ve yöneticilere karşı geçen yıla göre yüzde 3’lük bir artış ile daha fazla güven duyuyor. Bu iki kurum/kişilere olan güven geçen yıl en son sıralarda yer almıştı. Şirket patronları ve menejerler yüzde 3’lük bir güven artışı sağlayabilmelerine rağmen yine de 26 basamaklı RTL-n-tv-Eğilim Barometresinin hala 23. sırasında yer alıyor. Menejerler bu sırayı Müslümanları temsil eden „Almanya Müslümanları Merkez Konseyi“ (ZMD) ile paylaşıyor. Yani Alman halkının sadece yüzde 9’u şirket patronlarına, yöneticilere ve Almanya Müslümanları Merkez Konseyine güven duyuyor. Kötü bir imaja sahip olan diğer bir meslek grubu/kurum ise bankalar ve sigortalar. Bunlar sıralamada 24. basamakta bulunuyorlar. Alman halkının sadece yüzde 18’i bu kurumlara güven duyuyor.

İslam’a güvenen Almanların sayısı yüzde 7

Sıralamanın en son iki kurumunu/dalını ise İslam dini ve reklam/PR ajansları oluşturuyor. İslam dinine güven duyan Almanların oranı sadece yüzde 7. Almanya’da İslam dininin imajı böylelikle sondan ikinci sırada yer alıyor. İslam dini imaj bakımından – tabir caizse – yerlerde sürünüyor. 11 Eylül 2001 sonrası İslam’ın imajına yönelik imaj suikastleri, algı operasyonları ve İslamofobya endüstrisinin gelişmesi tabi sadece bu kara tablonun bir yüzü. Diğer bir sorun ise, Almanya’da yaşayan Müslümanların kendi aralarında ki anlaşmazlıkları ve başarısızlıkları.    

Reklam ve PR ajanslarına olan güven ise yüzde 4 oranı ile son sırada yer alıyor.

Kurumlara olan güven (2019 başı)

                                                                                                2018‘e göre fark

Polis                                                                                         78%  -5

Üniversiteler                                                                            77%  -3

Hekimler/doktorlar                                                                  77%  -1

Kendi işvereni / patronu                                                          66%  -9

Kamusal şirketler                                                                     66%  -6

Kamuoyu araştırma kurumları                                                 56%  -2

Okullar                                                                                    53%  -10

Radyo                                                                                      51%  -5

Sağlık sigortaları                                                                      46%  -4

Sendikalar                                                                               46%  -3

Basın                                                                                       41%  +1

Federal Ordu                                                                           40%  -13

Protestan Kilisesi                                                                     38%  -10

Kamusal bankalar                                                                    38%  -5

Papa                                                                                         34%  -20

Yahudi Merkez Konseyi                                                         34%  -3

İş adamları                                                                               30%  +3

Televizyon                                                                               27%  -1

İşveren kurumları                                                                    24%  -2

Katolik Kilisesi                                                                        18%  -9

Bankalar                                                                                  18%  -2

Sigortalar                                                                                 18%  +1

Müslümanlar Merkez Konseyi                                                9%    -4

Menejerler / Şirket yöneticileri                                                9%    +3

İslam Dini                                                                                7%    -2

Reklam ajansları                                                                      4%    -1

Görünen o ki, Almanya’da neredeyse bütün resmi ve özel kurumlar güven bunalımı ile karşı karşıya. Irkçı popülist Almanya için Alternatif (AfD) Partisi’nin güçlenmesi ve istikrarın temsilcileri olan ana akım merkez partilerinin gün geçtikçe kan kaybetmeleri devlet kurumlarına ve Avrupa Birliği (AB) gibi üst yapılara olan güvenin sarsıldığına işaret ediyor. Avrupa’nın istikrar ve refah güvencesi olan ekonomik gelişimi şayet kötüye gittiği bir dönem söz konusu olduğunda bu istikrarın da tehdit altında olacağı ve toplumsal huzura da olumsuz etki edeceğini tahmin etmek için medyum olmaya gerek yok. Ekonomik sorunlar Fransa, İngiltere, Belçika, Hollanda ve Almanya’da giyilen sarı yeleklerin sayılarında artışa neden olabilecek ve bütün kıtaya yayıldığı takdirde daha da büyük sarsıntılara yol açabilecektir.

Yasin Baş M.A.

Ayasofya No 61